MEDENİYET AKADEMİSİ
(Terkip ve İnşa dergisi 9. sayı)
Medeniyet akademisi veya Daru’l Hikme veya Beytü’l Hikme gibi isimlerinin kullanılacağı bir müessese… Böyle bir müesseseye şiddetle ihtiyacımız var.
Medeniyet Akademisinin kadimdeki “Daru’l Hikme” merkezlerinden veya medreselerden farkı, ümmetin bugünkü durumu ile kadimdeki durumu arasındaki fark kadardır. Medeniyet Akademisi bir medrese değil, medreseyi de inşa edecek olan medeniyet karargahıdır. Medeniyet karargahının siyasi merkezi değil, ilim, irfan ve tefekkür teknesidir.
Ümmet, tarihinin hiçbir döneminde bu kadar aşağılara düşmedi. Tarihte galibiyetlerimiz çoktu ama mağlubiyetlerimiz de olmuştu fakat bugünün mağlubiyeti çok farklı bir mahiyet taşıyor. Tarihi umumiyetle savaş meydanlarından okuma itiyadı edindiğimiz günden beri güç meselesine takıldık. Osmanlı da böyle yaptı, cephelerdeki mağlubiyetler üzerine orduya dair sürekli bir ıslahat hamlesine girdi ama mesela medreselerdeki çürümeye aynı hassasiyeti gösteremedi. Çökenin devlet olduğunu zannetti, oysa medeniyet çöküyordu. Osmanlı, tarihteki ender “medeniyet devletlerinden” birisiydi fakat son dönemde bu anlaşılamadı. Medeniyet çökerken “medeniyet devleti” muhafaza edilemezdi, nitekim edilemedi. Okumaya devam et