BÜYÜK DOĞU PLATFORMU-2-NAKİBÜ’L EŞRAF TEŞKİLATI-1-
Büyük Doğu Platformunda (www.buyukdoguplatformu.com sitesinde), İslam Devlet Teşkilatı kurulurken, en dikkat çekici müessese olarak Nakibü’l Eşraf görünüyor. Ehl-i Beyt muhabbeti, tabii olarak dikkati celbediyor, kendinde topluyor ve başka şey görmeye mani oluyor. Nakibü’l Eşraf teşkilatı, bilindiği üzere “Ehl-i Beyt” teşkilatıdır, Hamza beyin de ifade ettiği gibi tarihi süreç içinde zirveye çıkması Osmanlıda olmuştur. Nakibü’l Eşraf teşkilatı hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler tarihi araştırsınlar, bizim konumuz, bu teşkilatın devlet yapısına nasıl eklendiği ile ilgilidir.
Hamza Bey dikkat çekici bir kıvam yakalamış, Nakibü’l Eşraf teşkilatını devlet teşkilat haritası içine yerleştirmemiş, siyasete bulaştırmamış, günlük ihtilaflar cehennemine salmamış. Devlet ve siyaset üstü bir mevkie yerleştirmiş, devletin yükseklerinde meydana gelecek ihtilafın hal mercii yapmış, kararını da itirazı kabil olmayan cinsten bir tahkimatla çevrelemiş.
Büyük Doğu Devlet ve Cemiyet yapısına kuşbakışı bakınca şöyle bir manzara görülüyor; iki tane devlet var, biri hukuk üzerine kurulu ve zirvesini “Başyüce”nin temsil ettiği İslam devleti, diğeri ise ahlak üzerine kurulu ve zirvesini “Nakibü’l Eşraf”ın temsil ettiği İslam cemiyeti… Devlet hukuku, Nakibü’l Eşraf ise ahlak ve asaleti temsil ediyor, devlet ihtiyaç duyulduğunda maddi güç kullanma inhisarını elinde tutuyor, Nakibü’l Eşraf ise kalplere nüfuz eden manevi iktidarıyla cemiyeti rızalarına dayalı şekilde idare ediyor. Devlet, emniyeti ve nizamı muhafaza ile görevli, Nikabet teşkilatı ise emniyet, adalet ve nizamın ruhi altyapısını kuruyor, kalbi bir idare çerçevesi oluşturuyor. Devlet, halkın ihtiyaçlarını karşılıyor, Nakibü’l Eşraf ise ihtiyaçları tayin ediyor. İhtiyaçlar, kalp ve zihin dünyasındaki hırs ve tatmin, arzu ve kanaat sarmalında doğar ve büyür, Nakibü’l Eşraf, halkın kalbi dünyasını idare ettiği için, insan tabiatının ham haliyle sınırsız ihtiyaca sahip olmasına mukabil, nefsin terbiye ve tezkiye edilmesiyle ihtiyaçlar çerçevelenir ve sınırlanır. Nakibü’l Eşraf, insanı, nefsin bitmez tükenmez arzu ve hırslarının peşinde koşmaktan alıkoyan, İslami hassasiyetle çerçeveleyen, “eşref-i mahlukat” haline getiren bir amil gibi görünüyor. Okumaya devam et →