TÜRKİYE YAZARLAR BİRLİĞİ ANKARA ŞUBE BAŞKANI MEHMET KURTOĞLU İLE BÜYÜKDOĞUDA İSLAM’A MUHATAP ANLAYIŞ KONULU MÜLAKAT
Röportaj: Metin Acıpayam
Necip Fazıl’ın yayınlamış olduğu Büyük Doğu, bir okul işlevi gördü.
METİN ACIPAYAM: 20. Asırda ümmetin bilgi üzerinde tetkik ve terkip süzgeci pörsümeye başladı. Bununla beraber terkip edemediğimiz bilginin yıkıcılığı yüz göstererek parça fikirde boğulduk. Bunlara karşılık Büyük Doğu; Bilgiyi toparlamanın yolunu gösterdi, Fikri terkip etmenin usulünü geliştirdi ve Külli anlayışın nizami alt yapısını keşfetti. Bu güzergâhta ne söylemek istersiniz?
MEHMET KURTOĞLU: 20. Asır iki büyük savaş sonrasında Müslümanların dağılma, Batının ise birleşmesine/bütünleşmesine tanıklık etti. İslam dünyasındaki dağılma mağlubiyetten, Batının birleşme bütünlemesi ise kendi içinde hesaplaşmasından sonra ortaya çıkmıştır. Bu süreçte Batı’da varoluş felsefesinin, İslam dünyasında ise yenilikçi hareketlerin tesirine girdi. Batı milyonlarca insanın öldüğü dünya savaşı travması yaşıyordu, İslam dünyası ise dağılmanın ortaya çıkardığı krizi… İslam dünyasında bu kriz halen devam etmektedir. İşte böyle bir noktada Osmanlı bakiyesi bir kuşaktan gelen ve batıyı tanıyan Necip Fazıl ve sistemleştirdiği Büyük Doğu fikri imdada yetişmiştir.
Necip Fazıl’ın yayınlamış olduğu Büyük Doğu, bir okul işlevi gördü. Edebiyat sanattan uzak, özgüvensiz Müslümanlara edebiyat ve sanatı tanıttı, özgüven aşıladı. Binlerce yıldır İslam hâkim olduğu bu topraklarda göğsünü gere gere ben Müslümanım diyebilme cesareti aşıladı. Onun çıkarmış olduğu Büyük Doğu’nun en büyük özelliği Müslümanların içinde bulunduğu durumdan çıkabilmenin ancak ibda ve inşa ile olacağını göstermiş olmasıdır. Bunu Büyük doğu ile yaparken, sizin de belirttiğiniz gibi içinde boğulduğumuz fikirlere sarihlik getirdi, köklere dönmeyi salık verdi ve İslam düşüncesini belli bir terkip içinde sundu. Onun “Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu” kitabı bu bağlamda güzel bir örnektir.
Özelliklede felsefi ve tasavvufi bilgiyi belli bir terkip içinde anlatması, onun bu alandaki ustalığını göstermektedir. Yine “İdeolocya Örgüsü”ne yalnızca bilgiyi terkip etme onu sistemleştirme olarak bakılmamalıdır. Aynı zamanda “İçselleştirilmiş İslam düşüncesinden hareketle külli bir anlayış ortaya nasıl koyulur?” sorusuna bir cevap netliğindedir. Dikkat edilirse bunlar Büyük Doğu’da yayınlanmış yazıların toplandığı kitaplardır. Büyük Doğu yayınlamış olduğu yazılarla Müslümanların içinde bulunduğu krize parmak basmış, sorunların çözümü için çareler aramıştır. Aynı zamanda bir okul bir ekol işlevi görmüştür. Müslümanların kendi köklerine dönerek ancak ibda ve inşa edebileceklerini ortaya koyan Büyük Doğu, Türkiye’de İslami düşüncenin beslendiği güçlü bir damar bırakmıştır. Müslümanlara doğu ve batı kültürünü tanıtmış, Batı’nın içinde bulunduğu buhranı göstermiş, bunun ötesinde “ne yapmalı”, “nasıl yapmalı” bağlamında yol göstermiştir. Bilim dünyasında parçadan bütüne veya bütünden parçaya gitme diye ayrılan iki anlayış vardır. Özellikle batı parçadan bütüne giden bir anlayışa sahiptir. Bu anlayışı da İncil’de geçen “Şeytan ayrıntıda gizlidir” ayetinden almıştır. İslam olaylara parçadan değil, bütünden bakar. Sizin de dediğiniz gibi Müslümanlar İslam yüzyıllardır parça parça ele aldığından dolayı, ayrında boğulmaktadır ve bir türlü parçadan bütüne ulaşamamaktadır. Büyük Doğu, ne medreselerin içine düştüğü fıkıh-kelam ilmi içinde boğulmuş ne de reformist İslamcıların kompleksini saplantı yapmıştır. O İslam’a bütüncül yaklaşmış, bütün boyutuyla İslam’ın ne olduğunu ortaya koymaya çalışmıştır. Arap Emevi İslam’ı ile İran Şii İslam’ının dışında Anadolu Müslümanlığının sesi olmuştur.
Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şube Başkanı MEHMET KURTOĞLU ile BÜYÜK DOĞU’DA İSLAM’A MUHATAP ANLAYIŞ Konulu Mülakat yazısına devam et →