ŞEHİR CEMİYETİN MÜESSES NİZAMIDIR
İslam şehri, mananın (İslam’ın muhteva yekununun) müesses nizamıdır. Mana, önce “tabii teşkilatlılık haline” kavuşmuştur, sonra da “bir eksik var mı?”, “gözden kaçan bir mesele kaldı mı?” sorusunun cevabını, “yardım istemekten imtina eden vakur fakir olabilir” endişesiyle müesseseleşmiştir. İslam’ın şahsiyet, cemiyet ve hayat telakkilerinde muhtacın “talep etmesi”, “yardım istemesi” değil, onu arayıp bulacak bir dikkat ve rikkat vardır. Tek tek her ferdin, diğerlerinin mahrem hayatlarına tecessüs ile ihtiyaçlarını tespit etmesi gibi kaba ve kerih bir yol bazı sınırlarda hukuken (fıkhen) bazı sahalarda ahlaken, bazı noktalarda da edeben men edilmiştir. Müesseseler, ferdi tecessüsü önlemek, müesses ahlakı yerleştirmek, alan ile veren arasına perde çekmek gibi zaruret, ahlak ve güzellik gibi mesuliyetleri üstlenir. Müesseseler, tecessüsü, ferdi alandan kurtarıp müesses hale getirmek için değil, aksine tecessüsü cemiyet ve şehir hayatından tamamen yok etmek için vardır, bu sebeple faaliyetlerini, hayatın tabii akışını takip ederek gerçekleştirir. Hayatın tabii seyri; ferd, aile, mahalle gibi birimlerin hayat seviyelerinin “bilinebilirlik” çerçevesindeki akışıdır. Bu akışın aksadığını gören göz, bir melek sessizliğinde ve edebinde, en kuytu yerde ve zamanda muhatabına yaklaşıp, hiçbir tetkik faaliyetine girmeden, hiçbir tereddüt emaresi göstermeden, en kısa soru ve en kısa cevaplarla meseleyi teşhis eder, en uygun yolla halleder. Bu naiflikteki müesseseler, kadimden beri olduğu gibi tasavvufun uhdesindedir. ŞEHİR CEMİYETİN MÜESSES NİZAMIDIR yazısına devam et